8 Nisan 2010 Perşembe

Neyin nesi, Kimin fesi?

80li yılların sonu 90lı yılların başında doğmuşum gözlerden ırak gönüllerde sıcak yer tutan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde. Çoçuğun adı Onur olsun şerefli namuslu olsun demişlersede son gelinen noktadan biliyoruz ki adımın Onur olması beni çok ilgilendirmemiş. Yıllar geçmiş 657'ye tabi babamın tayini büyüyen ve gelişen tükiyenin aydınlık yüzü Mersine çıkmış. Zaten ne tasadüftür ki ailecekte mersinliydik.

Saatlerimiz 07.20 takvimlerimiz 1996 yı gösterdiği sıralar eylül ayının 2. pazartesinde ben eğitim öğretim hayatına geri dönüşü olmayacak şekilde adım attışım. O günün kederleri ve izleri bugünleride hala etkilimekte...

Olaylar gelişmiş taktirler falan filan derken ergenlik dediğimiz çağın en şiddetli olduğu dönemlerde Lise öğrenimine devam etme mecburiyetinde bırakılmışım. Zamanın LGS sine(kimi zaman OGS yar yar SBS olan)  girip tahmini güç, bir o kadarda şaşırtıcı sonuçlarla İçel Anadolu Lisesi'ne adım atmışım. kah gülerek kah ağlayarak, zaman zaman öğretmenimizi kimi zaman annemizi babamızı kaybetsekte hep bir arada olmuşuz...Yıllarca bitsede gitsek havası yarattığımız okuldan hüzünle ayrılmışız 2007'nin baharının sonunda..

Türk-Eğitim sisteminin kara yüzü olarak nitelendirilen ÖSS çıkagelmiş bu seferde sıraların üzerine. LGS'de şaşırtığım insanları busefer ters köşeye yatırmışım. ÖSS'de beklenen olmamış. Gazi Üniversitesi GEF BÖTE ABD Teknikokullar / Ankara'yı kazanmışım. Lise yıllarında ağzımızdan düşmeyen sözcüklerle, gram heycan bulamadan üniversite tadı alamadan bu eziyetinde bitmesini bekliyoruz ki, katmerlisi gelsin bu eziyetler bizi kesmemekte...

BÖTE demişken 1. sınıfında blog öğrenmişiz nedir ne değildir diye.. heycanımıza yenik düşmüşüz açmışız bir blog. yazamamışız ama en başta becerememişiz o işleri. Tecrübe kazandık derken 2-3 arkadaşın gazıyla yazmaya çizmeye koyulmuşuz. Ulan acaba yazımı okuyan var mı diye düşüncelere dalarolmuşuz...

Onlar ersin muradına biz çıkalım kerevetine.
Hadi Aleykümselam..

7 Nisan 2010 Çarşamba

Başkan ben değil miyim!

Hatırlatıcı Uyarıcı Azdırıcı Bilgi
Birazdan okuyacağınız yazının herhangi kişi kurum kuruluş veya varoluşla uzaktan yakından bir alakası yok gibi görünse de acı gerçeği iftiharla bildirim ki bu olay gerçektir.

Başlık sizi yanılmasın başkan ben değil miyim derken, başkan benim olup olmadığım konusunda derin endişe değil bu cümleyle anlatılmak istenen. Tam olarak " diktatorizm " anlamında kullanılan, hafif iğneleyici bir o kadar da gaddar bir cümledir aslında.

Siz misiniz bana artislik yapan başkan benim burada benim istediklerim olur felsefesine dayanan  bu hikayemizin başrol oyuncuları gelenekselleşen hansel ve gratel ikilisi yardımcı kadın oyuncu olarak yancı hikmet abi (staring as diktatorizm. )

Evvel zaman içinde develerin tellallık, pirelerin berberlikle geçinemediği zamanlarda gözlerden ırak gönüllerde sıcak biryer tutan gitmesekte görmesekte bizim olan bir köyde yancı hikmet abi yaşarmış. gel zaman git zaman olaylar gelişmiş bizim yancı hikmet abi köyün muhtarı olmuş. belge imzala nufus kayıt örneği derken bir toplantı düzenlenmiş köy meydanında. tabi doğal olarak köy muhtarı "halkı" adına konusmalar işler yapmış. konserler havai fişekler kız kaçıran torpil dinamit taramalı silahlar derken eglence sürmüş gitmiş. uzun zamandır planlanan olay yapılmak istenmiş...  Durumu olmayan ya da her kimse işte , çekilişle yan köyde 10 gün tatil verilecekmiş. En nihayetinde insanlar isimlerini yazdırmış velhasılkelam 1. talihli belli olmuş... isim açıklanmış şanslı isim sevinmiş pastalar kesilmiş.. hemen evine koşmuş valizlerini hazırlamaya.. Ama o sırada bir olay daha gerçekleşmiş ki 2. talihli belli olmuş isim açıklanırken insanlar sevinirken yancı hikmet amca olaya kızmış ve halkının önünde başkan ben değil miyim demiş. 2. talihli içimizden (hangi içimizse artık) birisi olsun. işte sayın muhtarım ama ismi açıklanmış yedek talihli falan filan .. bu laflar boy boy demiş hikmet amca. başkan ben değil miyim göndermiyorum demiş. insanlar şaşkın olsa da durum buymuş.. neyse efendim eğlence devam etmiş pasta börek çörek...

herkes 2. talihlinin bir yandan da kim olacağını merak ededursun çok zaman geçmeden ihtiyar heyetinden birisi çıkagelmiş ben seçildim diye... gözlerden uzak akıllara zarar bu MP idarresinin  bilmem kaç sayılı çekilişinin sonucunda ihtiyar heyetinden hansel çıkmış(!). Talihlimizi tebrik falan ederkene zaman geçmiş biraz Gratel'in yüzünü düşkün görmüş köyden bir kaç kişi... sormuşlar soruşturmuşlar nedir derdin diye.. Gratel olaylardan yakınmış çekilişten ondan bundan demiş bu muhtar olmaz olsun.. gökten 3 armut düşmüş, biri sana biri ona biride masalı anlatana...

Okuduğumuzdan ne anladık?

* Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Sevgilerimle....

5 Nisan 2010 Pazartesi

Erkekler neden yalan söylermiş...

Ah şu erkekler yok mu, bazen biz kızların nasıl da canını yakıyorlar, değil mi? Kimi zaman bir kızı tavlamak için, kimi zaman da kendilerini olduklarından farklı göstermek için gözlerini bile kırpmadan yalan söylüyorlar! Öyleyse, sen de erkeklerin neden yalan söylediklerini öğren ve tuzaklarına düşme!

Diye başlıyor heygirl'ün yazısı... okuduğumdan değil de google search te ilk sırada çıkınca bakayım dedim..
Meraklısına Link verelim ayıp olmasın .. *Click Here*
Neyse bende kendi hikayemi paylaşacağım, kendi hikayem dedimsede bana ait olan çizgiler değil bunlar ben de biyerden duydum.. İsim verip rencide etmek istemiyorum şu an.

Hikayemiz söyle bir öğütle başlıyor...
Duyduğuna inanma, Gördüğünün de yarısına inan..
Tabi bu erkekler için söylenmiş bir söz. Çünkü kadınlar duyduklarıyla hareket eden varlıklardır. Erkekler ise sadece gördüklerine inanırlar. Bir erkeğe eşin seni aldatıyor dediğinizde gördün mü diye sorar hafif maçoluk varsa dalar. Bir kadına aynı cümle söylendiğinde ise şüphe oranı %90 seviyesine çıkar ve hipotezler geliştirmeye başlar. Sadece küçük bir örnekti.

Kadınlar erkeklerin gözlerine hitap ederek gördüklerine inanmasını sağlarlar ki bunun için makyaj yaparlar bir hoibitin bile Megan Fox'a dönüşebileceğini biliyoruz artık. Zavallı bizimkide inanır bişey var zanneder.

Erkekler ise kadınların duyduklarına inandıklarını bildikleri için yalan söylerler. O kadar komplike bir olayı 3-5 yalanla kapatırız diye düşünüyoruz. Erkeklerin yalan söyleme sebebi budur..

**Realiteden uzak bir yazıdır... Bana ait değildir bende biyerden duydum yazayım dedim...

Popüler olurum belki ..