30 Ocak 2010 Cumartesi

Apple’ın Teknolojik Açılımı: iPad!


Dünyada çığır açan teknolojik gelişmeleri ile sözlüklerimizi değiştiren yüce kuruluş, bir dünya devi; Apple (Epıl diye okunur, Manası bildiğin kötü elmadır… ). Söyle yüzeysel bir Apple ve Diğerleri'nin teknoloji tarihini bir kurcalarsak; 


Macintosh ve Microsoft savaşlarına karışmıyorum bile (: Microsoft Yazı tipini çaldı, sonra Bill Gates küfürlü konuştu falan fişman bu kısımları ezberledik zaten. Anlatacaklarımda bilmediğiniz şeyler değil fakat maksat yazıyorum o zaman kültürlüyüm manası (=  
Walkman ve iPod dünyası: Hepimiz bi' dönem, istemişizdir onu Walkman! Üff para biriktirip alsak mı, babamıza mı yalvarsak. Derken öyle ya da böyle bir Walkman'a sahip olduk veya olamadık. Sonra CD çalarlar kurcaladı güzelim akıllarımızı ve babalarımızın cüzdanını… Gün geçmiyor ki teknoloji ilerlemesin yeni bir nane çıkmasın. MP3 Playerlar; bir pil, bir kulaklık hop süper müzik keyfi derken derken… Rıtın tın tın! iPod diye bir şey çıktı piyasa hop bütün MP3 Playerların adı: iPod oluverdi.  
Cep Telefonu ve iPhone : iPhone var telefon var. Dokunmatik ekranı 3G teknolojisi. 2002 yılında aldığım PCden bile daha fazla depolama alanına sahip olan dünyanın 9. Harikası ** iPhone, iPhone 3GSler.("iPhone nedir?" diyenler için, Aşk-ı Memnu'nun gayri resmi sponsoru).
Veeee iPad : Her ne kadar bana biraz kızlara üretilmiş(!) bi ürün gibi gelse de, dünyanın yeni harikası olmaya hazır mükemmel cihaz. Hayatımıza giren bu 3. Pad (1.Mouse Pad 2. Molpad) neler yapabiliyor şöyle bir inceleyelim.

24 Ocak 2010 Pazar

Kıyamet Alametleri # 1

Google'a bütün request çabalarınıza rağmen sizlere dönen yanıt. "Sayfa Görüntülenemiyor" ise kuşkusuz ki O kovulmuş şeytanın sözü değildir.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Ankara'ya kar yağmış...


"Ankara, Ankara. Seni görmek ister her bahtı kara!" normal bir adam neden görmek ister ki zaten...


Turkcell'in Hava Durumu etiketleri ile gönderdiği mesajlara ve meteorolojinin ısrarlı, hiddetli tahminlerine rağmen, bir türlü yağamayan kar, ben valizlerimi toplayıp Mersine doğru yol almamın ardından yağması beni derinden etkiledi. Ankara'da bulunan arkadaşların söylemlerine göre yağan kar havada erimiş; yere ulaşma başarısını bile gösterememiş. Ankara bile bana beyaz örtüsünü göstermekden yana değilken, hala Ankara'ya alışma ve sevme çabasına girmek mantıksız değil mi..

20 Ocak 2010 Çarşamba

Pasonuzu Görebilir miyim ?

Ankara da eğitim gören ve % 80'nin şikayetçi olduğu konuları ele almak gerekirse, şüphesiz ilk sıralarda Ulaşım yer alır. Dolmuşun öğrenci anlayışının olmayışını Ankara'da gören, paso olmayınca(!) tamdan bile fazla para veren zavallı bizlerin haykırışıdır bu.

2010, Türkiye'de ekonomiye bomba gibi giriş yapmasından sonra dayanacak gücümüzün kalmadığını farkettik. Sigara Alkol Benzin falan filan derken, bizi en çok yaralayan EGO'ya da zam gelmesiydi. Sözde Öğrenci kartlarına zam gelmemişti. Ama öğrenci kart kullabilmek için önceden bir 20 TL bayılmanız gerekmekte.
Ufak bir hesap yapacak olursak. Bir kere 20 TL verip kurtulmak mantıklı geliyor ama; seneye aynı dertle karşı karşıya gelmiyecek miyiz?  Bazı süper zeki arkadaşlarımız öğrenci kimliğini göstermenin kafi olduğunu düşünsede İ. Melih Gökçek, bizden akıllı olduğunu gösteriyor. Bu kadar zeki olmasa Ankara halkı onu bu kadar severmiydi(!). Kim seviyor ki demeyin, seçimlerde kim kimi nasıl seviyor hepimiz gördük.

Neyse konumuz Öğrenci EGO Paso'su;
Dediğimiz gibi, 20 TL zorunlu haracınızı vererek, ABB (Ankara Büyükşehir Belediyesi)'nin sizlere tanışımız olduğu imkanlardan faydalanabilirsiniz. Haraç diyorum çünkü yasal yollardan öğrencilerden zorbalıkla alınan paradır bu 20 TL.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Proje Hazırlama Stresi


Bir grup öğrenci veya bireysel hiç farketmez, ortak kanı şudur: "Nasıl olsa yaparız abi ya ... " Bu hayâllerle yaşayan birçok öğrenci tanıyorum. Bizzat başta ben olmaz üzere...

3-4 gün öncesine dayanan ASP.NET'te proje geliştirme dakikalarımızı hatırlıyorumda, bir erkeğin  bu kadar strese girebilmesi için ancak 2 durum meydana gelmelidir. Birincisi sabaha karşı projeyi yetiştirememe stresi, ikincisi acaba kız hamile kaldımı endişesi. İnsanın içini kemiren o dakikalardan ders çıkarması gerekirken, bir sonraki proje için neden son günü bekler anlamak mümkün değil. Yumurta kıça gelene kadar projenin bu denli şatafatlı olduğu anlaşılmaz."Proje mi? Amaaaaaaaan." edasıyla bakılan hangi projeden hayır gelmiş ki ; biz 3 saat sonra vereceğimiz proje için çabalıyoruz. Ama öte yandan öyle ya da böyle bu proje bitmeli diyoruz.
E Şu dakikadaki durumumuzda aynı değil mi Hintlilerin deyişlerinden alıntı yapacak olursak; Sıçtın Mavisini görene kadar stres devam edecek, Mavilik sana yüzünü ya da bir yerini gösterdiğinde yapacak bişeyin kaldığını anlıyacaksın ta ki sunumun yapılacağı ana kadar.

17 Ocak 2010 Pazar

Ankara'da Ballyci Dehşeti.

Çok değil 2 saat kadar önce, sözde final projemizi tamamlamak için; pek değerli olmayan bir arkadaşımın evine gitmek üzere yola koyulmuştum. Göçebe yaşam tarzımdan ödün vermeden Erhan'lardan çıkıp Ankaray Toplu Taşıma Trenine binmek üzere, kulaklığımı takıp gereksiz yüksek bir sesle Armin'in Konserini dinliyordum.

Pasosuz gezdiğimden EGO Tam Bilet itelemişti Onun verdiği acı ve Sayın Melih Gökçek'e ettiğim küfürlerle trene yetişmek için hızlı adımlarla merdivenlerden indim. 4lü koltukların biri tamamen boş olmasından faydalanarak tabiri caiz ise yayılarak müzik dinliyordum. Çok geçmeden bir durak sonra ~Tandoğan~ bir bayan ve iki izbandut benim olduğum yere geldiler. Hafifçe toparlandım istifimi bozmadan müziğimi dinliyordum.

Teşekkürler Şükran!


Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, hangimiz istemedi ki, ya kişisel bir websitesi(ne işe yarıyacaksa artık), ya da daha mütevaziler için(köşe yazarı olma hayallerindekiler) bir blog sayfam olsun . Ne kadar inkar etsenizde bu doğru bir tespit. Neyse ben ikisinide başarmış biri olarak diyebilirim ki, fazla bir popülerite oluşturmamakta. Gerçi kişisel websayfamı upload merkezim olarak kullanıyordum belki de sorun buydu. Neyse bloglarımla yoluma devam edeceğim. Blog yazmaya başlamadan önce çok düşündüm ne üzerine yazı yazmalıydım. Kadınlar, Araba , Müzik , Teknoloji , Internet , Kültür-Sanat , Spor ? Hepsine ilgim olsada karar kılamadım. Karışık MP3 modunda bir bloglamadan yana kullandım oyumu. Ha unutmadan birde blog'umu yabancı kökenli arkadaşlarımızı düşünerekten ya da sırf hava olsun diye ingilizce yazmak istedim ama yemedi tabi ki. Ama çabalarım sürmekte.
Neyse bu blog'a silmeden yazdığım ilk yazım hayırlara vesile olsun. Şüphesizdir ki Google Blogger'ı bizler için oluşturmuştur.

Teşekkürler Google.

Popüler olurum belki ..